29 Mayıs 2017 Pazartesi
Otomatik aletleri ilk defa yapan, sibernetiğin kurucusu Müslüman ve Türk âlim. Asıl ismi, Bedîüzzaman Ebü'l-Izz bin İsmâil bin Rezzâz el-Cezerî'dir. Dicle ile Fırat arasında bulunan Cezîre -bugünkü Cizre- bölgesinde doğduğu için Cezerî nisbetiyle meşhur olmuştur. Doğum ve ölüm tarihleri kesin olarak bilinmemekle birlikte, 1136-1206 yılları arasında yaşadığı tahmin edilmektedir. Artuklu Türklerindendir. Doğu Anadolu'da İslam medeniyetinin ileri olduğu, imar ve ilim işlerinin örnek derecede yürütüldüğü Artukoğulları sarayında, ilmî çalışmalarına devam etmiştir. Yaptığı aletler, aradan asırlar geçmiş olmasına rağmen merakla incelenmekte ve bu ilme yaptığı hizmetler takdir edilmektedir.
Cezerî; haberleşme, kontrol, denge kurma ve ayarlama ilmi olan sibernetiğin ilk kurucusudur. İnsanlar ve makinelerde bilgi alışverişi, bunların kontrolü ve denge durumu sibernetik ilminin esas konusudur. Söz konusu ilmin gelişmesiyle elektronik beyinler ve otomasyon denilen sistemler ortaya çıkmıştır. Bu bakımdan incelendiğinde, yaptığı mekanik makineler ile bu ilmin temeli Cezerî tarafından atılmıştır. Cezerî, sadece otomatik aletleri yapmakla kalmamış, otomatik olarak çalışan sistemler arasında denge kurmayı da başarmıştır. Sekiz asır gibi bir aradan sonra, İngiliz nöroloji profesörü Dr. W. Ross Ashby ancak 1951 yılında, üstün denge durumunu ortaya koydu. Fransızlar, sibernetiğin René Descartes (1596-1650) ve Blaise Pascal (1623-1662) ile, Almanlar, Gottfried Leibniz (1646-1716) ile, İngilizler ise Roger Bacon (1214-1294) ile başladığını söylese de, gerçekte otomatik aletleri ilk yapan ve işleten kişi Cezerî'dir. Sibernetik ve elektronik sistemin temelini kuran büyük bir âlimdir.
Cezerî'yi ilim dünyasına, Kitâb-ül-Câmî Beyn-ilmi vel-Amel-in-Nâfi fî Sinâat-il-Hiyel adlı meşhur eseri tanıtmıştır. Eseri kaleme alması şöyle anlatılır: Cezerî, o zamana kadar görülmemiş bir robot yaparak Artuklu hükümdarı Mahmûd bin Mehmed'e takdim eder. Robot, otomatik olarak hareket edebilmekte ve bazı şeyleri kendi kendine yapabilmektedir. Sultan, bütün bunları görünce hayretler içerisinde kalarak, Cezerî'yi takdir etmiş ve bunun hakkında bir kitap yazmasını emretmiştir. Bu emir üzerine Cezerî, meşhur eseri Kitâb-ül Hiyel'i yazmıştır.
Eser, altı bölümden meydana gelmektedir. Birinci bölümde; su saati, kandreli su saatinin, saat-ı müsteviye ve saat-ı zamâniye olarak nasıl yapılacağı hakkında on şekil, ikinci bölümde; çeşitli kapların yapılışı hakkında on şekil, üçüncü bölümde; hacamat ve abdestle alakalı ibrik ve tasların yapılması hakkında on şekil, dördüncü bölümde; havuzlar ve fıskiyeler hakkında on şekil, beşinci bölümde; suyu derin olmayan bir kuyudan veya akan bir nehirden yükselten aletler hakkında beş şekil, altında bölümde ise; birbirine benzemeyen muhtelif makinelerin yapılışı hakkında beş şekil bulunmaktadır.
Eseri meydana getiren bütün şekilleri bizzat çizmiş, renklendirmiş ve yaldızlamıştır. Eseri incelendiğinde; yaptığı makineler, kendi kendine öten tavus kuşları, otomatik saatler, robot filler, ele su dökebilen robot insanlar, Cezerî'nin ne denli büyük bir su mühendisi olduğunu ortaya koymaktadır.
Eserin, müellifin hattı ile olan nüshası elde değildir. Ancak beşi ülkemizde bulunmak üzere dünyada bilinen on beş nüshası vardır. Ülkemizde bulunanlardan dördü Topkapı, bir diğeri ise Süleymaniye Kütüphanesi'nde muhafaza edilmektedir. Arapça yazılmış olan eser, Ahmed el-Hasen tarafından çeşitli yazmaları ile karşılaştırılarak yayınlanmıştır.
Kaynak: Türkiye Gazetesi Yayınları, Müslüman Bilim Adamları, İstanbul 2005, s. 164-166